NUR
Biliriz ki; alemde ne varsa insanda da o vardır. Alem küçülse adem olur, adem büyüse alem olur.
Alem de üç çeşit nur vardır.
1. Dışarıdan gelen güneşin ışığı,
2. Ay'a ulaşan Güneş'in ışığı sebebiyle Ay yüzeyinde gözüken nur,
3. Ay'ın yüzeyinden Dünya'nın karanlık noktasına ulaşan nur,
Alemde nur bunlar iken, insanda karşılığı olan üç nur da şöyledir;
1. Hayvani nefsten çıkan nur, buna 'hayat nuru' denir.
2. Hayvani nefsten çıkıp akla akseden nur, buna da 'akıl nuru' denir.
3. Akıldan basiret gözüne ulaşan nur, yani 'yakin nuru' dur.
1. Hayat Nuru:
Hayvani nefs şua'sının vücudun bütün zerrelerine ve beyne ve ondan akla yansımasıdır. Bu nur'un engelleri ran, hicap ve akıldır.
- Ran, kararttı demek olup, günah işlenmesinden dolayı kalpte oluşan perdedir
- Hicap, yine perde demek olup kalp aynasında varlık suretlerinin tab olmasıdır ki, gerçek talep edilenin görülmesine engel ve perde olur.
- Aklın engel olması ilim nurundan bir şey kazanamayıp kendi tahminlerine tabi olmasıdır.
Şimdi hayvani nefs Güneş'e, akıl Ay'a ve kalp Dünya'nın karanlık yerlerine karşılık olarak düşündüğümüzde;
- Ran yani karartanın varlığı hayat nurunun tutulmasına,
- Hicap yani perdenin varlığı akıl nurunun kalbe yansımasına engel olan bir perdeye,
- İlimsiz aklın varlığı da hayat nuru ile basiret gözü arasında perde olarak aynı şekilde tutulmaya karşılıktır.
- Dünya, Güneş ile Ay arasında perde olursa Ay Tutulması,
- Ay, Güneş ile Dünya arasında perde olursa Güneş Tutulması gerçekleşir.
Ve aynı şekilde Güneş'in ışığı Ay'a ulaştığı ve Ay'dan Dünya'ya nur aksettiği halde, nur'un aksettiği yerde bulunan insan, her tarafı kapalı bir yerde bulunsa, Ay'ın nurunu idrak edemez.
Ran yani karartı hakkında Hak Teala Mutaffifin suresi 14. Ayette şöyle buyurur: "Hayır belki kalplerinin üzerini Ran etti yani kararttı."
Hicap yani perde hakkında da İsra suresi 45. Ayette "Sen Kur'an'ı okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanlar arasına gizli bir hicap yani perde kıldık" buyurur.
Akıl hakkında da Furkan suresi 44. Ayette "Yoksa onların çoğunun işittiğini veya akıl ettiğini mi sanıyorsun? Onlar sadece hayvanlar gibidir, hayır, onlar yoldan daha da sapanlardır." buyrulur.
Emmare nefs mertebesi, hayvaniyet halinden ibarettir ve hayvaniyet ise nefsani hazlara meyli artırır. Bundan dolayı insan, nefsine ağır gelen ilahi emirlere muhalefet eder ve nefsine hoş gelen taraflara yönelir. Bunlar kalp için Ran yani karartı olur.
Aynı şekilde nefsine hoş gelen kadın, erkek, para, mevki gibi varlıksal suretlere ilgi duyar ve muhabbet eder. Bu da kalp için hicap yani perde olur
Karanlık akıl yani geçimlik akıl ya da cüz'i akıl da diyoruz buna. Kendi tavrının ötesinde olan işlerin batıllarını idrak edemediğinden, şehadet mertebesi ve beşeri sıfatların hükümlerinin dışına çıkamayıp; "Bizim ancak dünya hayatımız vardır ki, biz ölürüz ve diriliriz. Ve bizi ancak zaman helak eder." (Casiye 24) der. Kendi cüzi akıllarının hükmüne uyarak bu iddiada bulunurlar.
Mesnevi Şeriften tercüme ile:
"Her kimin kalbinde cüz'i aklının tesiriyle şüphe ve dolaşıklık vardır, o kimse cihanda gizli bir felsefecidir. Zaman zaman itikat gösterir; fakat cüz'i akıl engelinden kurtulamadığı için o felsefe damarı onun kalbinin yüzünü karartır."
Yazının Devamı gelecek...
Yorumlar (0)
Yorum Yazın