Allah bütün müminlerin dostudur, Veli'sidir.
İbni Arabi " Allah bütün müminlerin velisidir. Bu yönüyle Allah kendilerini karanlıklardan nura çıkartmakla iman edenlerin velisidir. bunun anlamı onları kendilerini bilmekten Allah'ı bilmeye çıkartmasıdır." der.
Ahmed Ticani Hazretleri "İlmi olmayan kimse, câhillik içinde kalır, muhabbet kadehini içemez, vilâyet libâsını giyemez!"
Yani Allah bir kulu kendine dost edinecekse önce üzerinden cehalet elbisesini çıkarır, ona ilim elbisesini giydirir. Muhabbet şarabını içirir sonrada veli libasını giydirir. Bakara Suresi 257. Ayetinde buyrulur ki "Allah iman edenlerin velîsidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır."
Ve onun kendinden başka dayandığı, güvendiği bütün dayanakları yıkar. Bişr-i Hafi bir gün yolda yürürken bir kağıt parçası buldu, onu aldı ve gördü ki, üzerinde “Besmele” yazılıdır.
Derhal cebindeki iki dirhemle güzel koku alarak onu iyice silip kokladı. Ve bir yere kaldırıp koydu. O gece rüyasında kendisine şöyle seslenildiğini duydu:
– Ey Bişr! Sen bizim adımızı ayak altından kaldırıp kokladın, biz de senin adını dünyada ve ahirette yücelteceğiz. Önce Bişr'e tevbeyi nasip etti sonra o dayanıp güvendiği içkiden ve o ortamlardan çekip aldı. İlim derecelerinde yükseltti. İmanı, ilmi yakin olup mümin olunca da O'nu dost, Veli edindi. "Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder" Muhammed S. 7 Hz. Musa, Tuva vadisinde "nalinlerin çıkart" hitabını işitmiştir. “İki nâlin, dünyâ ve âhireti temsîl etmektedir.”
Kalbi, dünyâ ve âhiret ile ilgili meşgûliyetlerden boşalt! Hak için her şeyden vazgeçip sıyrıl.... Sen tabîat ve nefsten sıyrıl! Nefsini ve ona bağlı şeyleri düşünmeyi bırak; gel! Delîlin tefekküründen vazgeç!
Edebtir bir nevi Hz Musa olup Tuvada, Bişr olup Bağdat sokaklarında dosta yalın ayak yürümek...
Bir kalpte iki sevgi olmaz. Dünya ve ahiret sevgisinin olduğu kalbe Allah nazar etmez. Sahibini dost, veli edinmez. "Nâlinlerini çıkar!" hitâbından sonra Mûsâ aleyhisselâm’a, asâsını yere atması emrolundu.
Asâ dev bir yılan hâline geldi. Hazret-i Mûsâ korktu. Kendisine, korkmaması, zîrâ emniyet içinde olduğu bildirildi. “Müminlere yardım etmek bizim üzerimize bir haktır” (Rûm 47) buyrulmuştur.
Mümine eman verilmiştir, korku yoktur. Emindir, güvendedir. Âyet-i kerîmede buyrulur: “Ve (Mûsâ’ya) 'Asânı at!'(denildi). Mûsâ (attığı) asâyı büyük bir yılan gibi deprenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı.
(Bunun üzerine:) 'Ey Mûsâ! Beri gel, korkma! Çünkü Sen emniyette olanlardansın.' buyruldu" (el-Kasas, 31)
Mûsâ aleyhisselâm'ın asâsı, önceleri bir hikmet idi. Sonra kudret oldu; hem de, Mûsâ aleyhisselâm, kendisi taşıyamadığı zamanlar O’nun azığını taşıyan bir kudret!.. Yine, Mûsâ aleyhisselâm, yürümekten âciz kaldığı zamanlar ona binerdi. O otururken veya uyurken kendisine gelebilecek ezâ ve kötülükleri asâ bertaraf ederdi.
O’na her cins ve çeşitten meyveler verirdi. Sıcakta oturduğu zaman, üzerine gölge olurdu. Azîz ve Celîl olan Allâh, Mûsâ aleyhisselâm’a, kudretini o asâda göstermişti.
Mûsâ aleyhisselâm'da, asâ vâsıtasıyla Allâh’ın kudreti ile ünsiyet etti. Buyurur Abdülkâdir Geylânî hazretleri , el-Fethu’r-Rabbânî'sinde...
Hz Musa tevhîd sıfatı ile sıfatlanmışken bir asâya dayanıp güvenmesi tabi ki hoş karşılanmazdı. O'nun için kendisine dayandığı ve kendisinden yardım dileyeceği fânî bir varlığın olması, nasıl mümkün olabilir di?
Nasıl olur da, o asâ ile şöyle yapıyorum, ondan istifâde ediyorum ve onda benim için başka faydalar da var diyordu? Tevhîd yolunda ilk adım, sebepleri terktir. Yâni mutlak tevekkül ve teslîmiyettir. Her türlü talep ve istekten vazgeç! şeklindedir.
Te’vîlât-ı Necmiyye adlı eserde denilmiştir ki: “Hakk’ın nidâsını işiten ve O’nun cemâlinin nûrunu gören kişi, Allâh’tan başka dayandığı her şeyi bırakır. Allâh’ın fazl u kereminden başka bir şeye dayanmaz. Nefsin arzularından sıyrılır.” Asa yılana dönünce firavuna korku ve dehşete kapıldı 'tut onu' dedi.
Çünkü onların dayandığı güvendiği küfrün tanrıların bir gücü, emanı yoktu. Küfür karanlıktır, nuru yoktur.
Hz Musa Kızıldenize gelip umutların tükendiğinde, "Rabbim şüphesiz benimledir; bana yol gösterecektir!” (eş-Şuarâ, 62) İşte İnsanın Rabbi, Veli'si, dostu, dayanağı güvencesi böylesine güçlü olmalıdır, Firavun'un ki gibi zayıf, güçsüz ve güvenilmez olmamalıdır.
Dost edinen bilmeli ki dostu Kızıldenizi onun için yarar. Dost edinende bilir ki dostu kızıldeniz ile firavuna arasında sıkışınca; firavunu boğar, Kızıldenizi dostuna yol yapar....
Allah'ın dost edindikleri Asa'larını bırakır... Nâlinlerini çıkarır...
K.B. E. Y. Hafize Şanlı
Yorumlar (0)
Yorum Yazın