Şartlanma; bölük pörçük, bilgi kırıntılarından, kıyaslama yoluyla kendi anlayışına nispetle bir hüküm çıkartmaktır.
Bu bilgiler kendi bilinçaltından, duygularından ve de tecrübelerinden gelir. Bunlarla hüküm verir.
Ayağına, ellerine tüm uzuvlarına bu hüküm prangasını vurur. Şartlanmışlık en büyük darlıktır. Verdiği hükmün esiri olur.
Esir ya zindanda hapsolunmuş, ya özgürlüğünden alıkonulmuştur. Bu şartlanmaları yıkmak, dışardan bir insan için zor hatta imkansızdır .
Kilit içeride, anahtar kişinin elinde, açıp kendini özgür bırakacak. Yargı merci kendisi, yargılar hükmünü koyar. Hatta bunu defalarca her bir konu için yapar, yani ahkam keser.
Şimdi bu insan kendi hükmüne uyar. Peki onunla yaşayan ailesi, arkadaşları ne yapar?
Kendine 40 tane at gözlüğünü üst üste takmış insana nasıl ulaşır ve onunla sağlıklı ilişkisini sürdürür?
İnanç kalıpları oluşturmuş bunlara da alışmıştır. Yani bir de alışkanlıklar zinciri oluşturur. Hayatını daraltır.
Allah bize hayatı dar etmek isteseydi Kur'an'ı anlamamız için bir peygamber göndermezdi. Herkes kendi hükmünü çıkarır, o şeriatte yaşar ve bir kaos oluşurdu.
Oysa peygamberler gönderip ayetleri açmış, yaşam şeklini göstermiş. Mezhepler de bu alanı biraz daha genişletmiş.
Şartlanan insanoğlu o dar beden kalıbına tebliğci peygamberini bir türlü göndermemiştir. Rehberini duyamayan beden şehri, benlik kalıbından çıkmayı başaramaz.
Nefis terbiyesinden uzaklaşır, emmare ve levvame kalıba sıkışır kalır. Hz. Yusuf kuyudan kurtulamayacağına inanıp hüküm koysaydı kuyuya uzatılan ipi görmezdi...
Şartlanmışlıktaki teslimiyetsizliği görüyor musunuz? Gözün görme nimetini bile alıyor insandan. Hakk'a, hakikate kör ediyor. Beden doğru yönetilmemektedir.
Vali yetkin değildir ama isyan çıkmamalı kontrolu elden bırkılmamalı, öyleyse gelsin sıkıyönetim. Nereye kadar sıkıyönetim yani nereye kadar bu şartlanmışlıkla...
Er ya da geç o beden şehri tutsaklıktan kurtarılıp genişliğe ulaşmalı.... Sen itidale gelip erdemli davrandığında, geçmişten getirdiğin şartlanmışlıklar, inanç kalıpları bir bir kırılacak.
Olmuyor, başaramadım, yetmiyor, anlamıyorum, yapamıyorum vs olumsuz kalıpların, putlarınız olduğunu göreceksiniz...
Sizler hiç meleklerle yolculuğa çıktınız mı?
Şartlanmışlık zincirlerinizi kırdığınızda sizi uçuracak dev meleki kanatlarınız sizleri bekliyor. Hanif dinin babası, babamız Hz İbrahim kırmadı mı o putları?
Ay'a, Güneş'e 'Rab' deyip hüküm koysaydı, bulur muydu Rabbül Alemini!.. Şartlanmışlıklarına teslim olsaydı, hükmü ateşe verseydi, bugün biz babamız Hz ibrahimden bahsedemezdik.
İnsan en büyük hatayı putun sadece puthanelerde olduğunu düşünerek yaptı. Sizin dininiz mi? Hanif, tevhid din mi? Kararınızı verin ...
Putlarınızı kırın ki beytin sahibi teşrif etsin. Sultan haneye inmese, hane tarumar olur...Ellerinizle yaptığınız putlarla dolu haneye nazar etmez Sultan....
Kırın putlarınızı davet edin şehrinize binlerce İbrahimleri... Asın baltayı da büyük putun başına!..
K.B.E. Y. Hafize Şanlı
Kıralım dünya putlarımızı inşaallah...
Ayşegül Blt Hanım kıralım mı putları...
Putsa kırın... İbrahimi baltası ile buyur edin...