Bloglar

ASLANI CEYLAN İYİ BİLİR

Hacca deve kervanlarıyla gidildiği bir dönemde, bir hac kervanı çölde ağır ağır ilerlerken, yalnız başına sopasına dayanarak yürümeye çalışan saçı sakalı ağarmış bir ihtiyara rastgelir.

Kervancı başı ihtiyara sorar: Dede tek başına nereye gidiyorsun? İhtiyar der ki; Hacca gitmek için yola çıktım.  Kervancı başı, “Yoldaşın yok mudur” diye sorar. İhtiyar, “İmkânların ve param da olmadığı için yalnız başıma yola çıktım” der. 

Kervancı, ihtiyarın samimiyetini görünce ihtiyarı alır bir deveye bindirir ve yola devam ederler. Az ilerde birkaç konaklamadan sonra istirahat ederlerken eşkıyalar hac kervanını basarlar. Ve bütün hacıların neyi var neyi yok hepsini alırlar.

Gaddar ve zalim eşkıyalar bütün hacıları soyduktan sonra zalim eşkıya başı bağırarak, “Görmediğimiz bir şey kalmasın” diye seslenir. İhtiyar der ki; Kervancının yeleğinin altına gizlediği bir kese altın daha vardır. 

Eşkıyalar bakarlar ki yeleğinin altına saklanmış bir kese daha var, onu da alırlar. Bu duruma en çok kervancıbaşı şaşırır, bu kadar iyilikten sonra ihtiyarın bu vefasızlığı ve ihaneti, affedilir gibi, anlaşılır gibi değildir.

Eşkıyalar çeker gider perişan vaziyette. Hac Kervanı ne yapacağını düşünüp çare ararlarken kervancı başı, ihtiyara sorar:  Onların yaptığı bu zulümden daha çok senin yaptığın bu işi anlamak mümkün değil.

Niçin bunu yaptın?  İhtiyar der ki; “Oğul ben bunu bilerek yaptım. Çünkü onların daha önce yapmış olduğu o kadar büyük zulüm ve haksızlıklar vardır ki Gayretullah'a dokunmaya iki prmak kalmıştı.

İşte o iki parmak zulümle Gayretullah’a dokunmaları için senin yeleğinin altındaki  sakladığın keseyi de söyledim.” 

Kervan birkaç saat orada perişan bir vaziyette aç susuz beklerlerken, devletin askerleri eşkıyaları yakalamış ve bütün hacıların çalınan mallarını iade etmiş, eşkıyaları da zindana atıp cezalarını vermek üzere götürmüşlerdi. Allah'ın hudutları bellidir. "Haddi aşmayın" buyrulur. Küfür hep olacaktır.

Görevini yapıp Hak ve hakikate her daim saldıracaktır. Ama zulümün bir sonu olur.  Gayretullah sınırında durur ve zeval bulur.  Lut kavmini aratacak bir zamanda yaşayıp, akıllarımızı şehvetlerimize esir ettiğimizde akla zulüm etmedik mi?

Heva heveslerin baş olduğu, çıplaklığın ayyuka çıktığı, örtülü kadınların sokaklarda saldırılara uğradığı bu günlerde o iki parmak aşılmadı mı?

Nefislerinizle yol alıp, şeytana papucunu ters giydiren insan cennet hayalleri kurmakta. Develer katledildi, ormanların içinde mahlukatın cümlesi canlı canlı yakıldı... Sinekten, böcekten korkan, hiç bişey den korkmayan korkusuz korkaklar; Allah'tan korkmadı. Allah'tan gayrı korktuğun teslim olduğun her korkunun esirisin.

Lgbt seviciler, bir türlü Allah'ın kurallarını sevemedi. Allah'ın, Kur'an'ın ve Peygamberinin sınırında duramadı.  O iki parmak Gayretullah hala aşılmadı mı?

Hz. Mevlâna der ki: 'Aslandan korkmak farenin haddi değildir, aslandan korkmak için ceylan olmak gerek.  Fareye ancak kediden korkmak düşer, aslandan değil."  - Özet ile; Allah'tan korkmak, herkesin harcı değil ki…

Mesnevide bir de aslanın başına konup ona meydan okuyan sinek vardır. Nitekim aslandan ceylanlar korkar, sinekler değil. Aslanı ceylan iyi bilir. 

“Ondan ancak ilim sahipleri hakkıyla korkar.” "Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin.

İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır." Maide S.

 

K.B.E. Yasemin Hafize Şanlı

Diğer Bloglar

Yorumlar (0)

Yorum Yazın

Yorumlarınız sistem onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır.