Ay, insanı duyguların içine çeker, duygusallıkta kaybolur. Duygusallık güzeldir insana yakışır olmakla ifrat ve tefriti sorun yaşatır.
Ay ve dolunay zamanlarında, özellikle yengeç dolunayı zamanlarında anda kalıp şimdiyi yaşamak zorlaşır. İsmi azamı ay olanlar, ay burcu yengeç olanlarda yoğun duygular yaşarlar.
Geçmişte yaşanmış olan hiç birşey onlar için bitmiş, üstü örtülmüş, unutulmuş değildir. Tekrar tekrar geçmişi yad edip kendi psiklojilerinin yara almasına sebep olurlar.
Bilinçaltı verileri çok güçlü ve kalıplaşmıştır. Bunları dönüştürmek; reşit olmak, mümit olmak zordur. Düşünsel yapılarını ve niyetlerini düzenlemek, kendini ve herkesi affetmek, önüne bakıp ilerlemek gerekir.
Atların gözleri 360 derece dönebilme kabiliyeti olan kaslardan yaratılmıştır. Bunun içindir ki; aşağı, yukarı, ön ve arka görüş alanı içindedir. At bu durumda önündeki yola odaklanıp yol alamaz.
"Kapsamlı görüş, derin bakış, kuşatıcı muhakeme, bütünü kucaklayan yaklaşım, işin iç yüzüne nüfuz etme” gibi anlamlara gelen firaset kelimesi, “at” anlamına gelen “feres”ten türetilmiştir.
At önündeki yola odaklansın diye ona gözlük takarlar. Görüş açısı daralır. İşte güçlü etkilere sahip ay zamanlarında da insan böyle bir at gözlüğüne ihtiyaç duyar.
Ana odaklanıp, zamanı yaşabilmesi için at gözlüğünü takar ve önüne bakar. Bu geniş ve didikleyici bakış açısı toplanır. Geçmişte gezinip can yakmasına izin verilmez.
Göz dağınık bakıp her yere isabet ettiğinde şeytanın hileleri ile de karşılaşır. Affetmeden, kalp huzurunu sağlamadan geçiştirilmiş her meselenin üzerine çöreklenmiş olan şeytan o bakışla tekrar can bulup, can yakar.
Hayal kırıklığı ve erişememe sancıları yaşatır. Nefis mutmain olup, kalp genişliği ve huzuru tekrar tekrar tesis edilip burdan sabır, afv, hamd ve şükürle çıkıp, ahirete imanımızı taze tutmalıyız. Nefsinde üzerimizde hakkı vardır, korunması, gözetilmesi gerekir.
Bugün attan örnek verdik. Yine at üzerinden devam edesek şöyle deriz: Nefis insanın bineğidir. Dünya hayatından ahirete onunla yol alır. Ahirette de onunla beraber olacaktır. Öyleyse maharetli, usta bir sürücüye ihtiyaç vardır. Yine o usta sürücü insandır. Atını iyi tanımalı onu eğitmeli, korumalıdır, yolda kalıp perişan olmamak için.
Terlediğinde hasta olmasın diye terini almalısın. Atta yorgunluk hissi yoktur. Özgür bırakırsan çok koşmaktan çatlar. Yemek yerken de ayarı kaçar. Arpayı fazla kaçırdığında sindirim sorunları yaşar. Yular ve gözlüğü takılmadığında yolunu bulamaz. Unutulmamalı ki; insan nasıl nefsi üzerinde gözetmen, bekçi ise Allah Teâlâ da kulu üzerinde Er Rakib'tir.
K.B.E. Yasemin Hafize Şanlı
Yorumlar (0)
Yorum Yazın