Bloglar

AY NOTLARI

YALAN

“Örneğin hevanın elçilerinden yalan elçi olarak gelse, ona da yukarıdaki izah edilen ön bilgileri beyan ettikten sonra dersin ki:

Sen dünyada da yalansın, ahirette de yalansın. Senin hakikatin kalıcıdır ve sabittir, asla değişmez. Fakat o hakikatini itaate ve Rabb’inin rızasına çevir! Örneğin iki mümin arasına ıslah etmeye çalışıp, gazabın sürüklemesiyle birbirinin aleyhinde söyledikleri sözü inkar et! Belki her birinin mizacına uygun gelecek sözler söylemiş olduğundan bahisle, o sözleri uydur! Çünkü ‘işi ıslah edecek olan yalan, fitne koparan doğrudan daha iyidir.’ denilmiştir.

İki müminin arasını bu şekilde barıştırmaya muvaffak olursan ‘kardeşlerimizin arasını ıslah ediniz’ ( Hucurat 49) ilahi emrine uymuş ve bu sebeple ahiret saadetine nail olmuş olursun. Ve sen ister ahiret sevabına nail olmak için ve ister dünyevi süpürüntüleri elde etmek için zahir ol, her iki şekilde de yalansın. Fakat dünyanın fani oluşu yönüyle bu hususta amelin heba olmuştur. Ve ahiretin baki oluşuyor yönüyle bu hususta sarf ettiğin amelin korunmuştur.

Yalan sıfatı da bu akla yatkın hüküm neticesinde sana boyun eğip, sen de bir güzel huy ortaya çıkar; ve aynı şekilde mülkün kuvvet bulur.”

T. İlahiye 12. Blm 325.s

Yalanın hakikati değişmez, sabittir ama güzele hayra tebdil edilebilir.

Herşey islam fıtratı üzere islama boyun eğmeye müsait yaratılmıştır.

Yalana da yumuşak konuşup uhulet ve suhuletle bir yol izlenirse aslı üzere sabit kalsada hakikati, itaata ve Allah rızasi olan hususlara çevrilir.

Aynı şekilde bunu hırs için de yapabiliriz.

Kendilik Bilinci Eğitmeni Y. Hafize ŞANLI

 

HADİSLERLE FİTNE

 “İhlâslılara müjdeler olsun. Onlar fitne karanlıkları içerisinde parlayan doğru yolu gösteren kandillerdir”

“Kişinin fitnesi, ailesinde, malında, nefsinde, çocuğunda ve komşusundadır. Bu fitneyi, oruç, namaz, sadaka, emr-i bi’lma’ruf ve nehy-i ani’lmünker yollarıyla örter (telafi eder).”

 “Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır.”

Bu fitneden malı israf etmeden kullanarak, şukredip, zekâtını vererek koruyabiliriz.

“Kişi malı, hanımı ve çocuğuyla imtihan edilir.” 

Kadının dünya malina ve zinetine düşkünlüğü vardır. Bu durumda erkek eşine uyarsa kaybeder. Eşininde haklarını gözeterek ölçüyü korumalıdır.

Çocuk da imtihan vesilesidir. Çocuklarına olan aşırı sevgilerinden dolayı anne ve baba onlara dokunmaz, kötü olan davranışlarına ses çıkarmazlarsa hem onları, hem de kendilerini zarara sokmuş olurlar. Eğer baba evlatlarının bitmez tükenmez istek ve arzuları karşısında geçim derdine düşer, helali haramı araştırmadan haram yollara girerse imtihanı kaybeder. Oysa helal dairesinin geniş olduğunu düşünüp ona göre hareket eder ve ona göre bir geçim yolu ararsa imtihanı kazanır. Bu sebeple gelişigüzel yetiştirilmiş bir çocuk yanlış davranışlar ve kötü ahlak sahibi olması nedeniyle ebeveynlerini sıkıntıya sokması ve bu nedenle sıkıntıya düşüp kulluktan uzaklaşmaları bir fitne olacaktır.

“Çocuk kalbin meyvesidir. O seni korkaklığa, cimriliğe ve üzüntüye sevk edebilir.”

Komşusu yüzünden fitne ise, iyi ve varlıklı olan komşusuna karşı kıskançlık duyulması veya komşusunun kötü davranış ve fiilleri yüzünden huzursuzluk yaşaması, buna bağlı Allah’ın haram kıldığı işlere tevessül edebilmesi gibi pek çok nedenden dolayı yaşanır.

”Ameline Allah Teâlâ’nın rızası için başlayan ve yine O’nun rızası için ameli bitiren kişiye; başlangıç ile bitirme arasında musallat olan fitneler, insan bu fitneleri kovduğu ve onlar, içinde yerleşmediği sürece, kendisine bir zarar vermez. Ancak ibadeti bitirdikten sonra ârız olacak fitneler ibadete zarar verir. Mesela gizli bir ibadeti daha sonra açıklamak gibi. Bu açıklama ile yapılan ibadet gizli yapılan ibadetler divanından/defterinden çıkarılarak açıktan yapılan ibadetler divanına nakledilir. Yine işlediği ameli insanlara açıklar; onunla övünür ve kibirlenirse işlediği ameli boşa çıkarmış olur; çünkü amel ile övünmek ve kibirlenmek o ameli bozar. Allah Teâlâ niyeti ve işi bozuk olanların amelini kabul etmez.“

Hadiste nefsin fitnesinden bahseder.

Bu fitneden kurtuluş, ilim, dua ile Yüce Allah’a sığınma, uyanık olma, teenni ile hareket etme ile mümkün olur.

Halkın arasında kusur yaymak, hastalık taşıyan bir mikrobu her tarafa saçmaya benzer. İnsaf etmeli, insanları boş yere felâkete sürüklememeli.

Çünkü ufak bir kusur, ağızlarda dolaşa dolaşa büyük bir haram gibi takdim edilmeye başlar. Kalplere vesvese ve fitne tohumları ekilir. Bu yolla nice insanlar gıybet, iftira, kötü zan, haksız suçlama, hakaret ve zulme, dahası ailelerin dağılmasına idareci ile halkın arasının açılmasına sebebiyet verir ki bu, fitnenin en ağırlarından biridir.

İşte şeytan bu yaptıklarını kendilerine süsleyip güzel gösterir. Onlar da doğru bir iş yaptıklarını, hak yolda olduklarını zanneder, tövbe etmeden ölür giderler.

Fitne konusu çok uzundur deyip sebebini anlatan bir hadisle bitirelim.

Resulullah (sav), bir gün sabah namazını kıldırdı, sonra minbere çıktı ve konuşmaya başladı. Konuşması öğleye kadar devam etti. Minberden indi, öğle namazını kıldırdı ve tekrar minbere çıktı, ikindi vaktine kadar devam eden bir konuşma yaptı. Sonra minberden indi, ikindi namazını kıldırdı. Yeniden minbere çıktı ve konuşmaya başladı. Bu konuşması da güneş batıncaya kadar devam etti. Meydana gelmiş ve bundan sonra meydana gelecek olan her şeyi bize haber verdi.”

Tam bir gün süren bir konuşma. Efendimiz (sav)’in genel tutumundan çok farklıydı. O çok az konuşur, bununla birlikte çok geniş manaları ifade ederdi. Acaba Hz. Peygamber [sas]’i bir gün boyunca konuşturan bu önemli konu fitne idi.(Allahınyolu.blogtan alıntilanarak düzenlendi)

Kendilik Bilinci Eğitmeni Y. Hafize ŞANLI

Tags:

Diğer Bloglar

Yorumlar (0)

Yorum Yazın

Yorumlarınız sistem onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır.