Bloglar

BALIK SORAR DENİZ NEREDE? SEN DENİZİN İÇİNDESİN

Dermân arardım derdime

Derdim bana dermân imiş,

Bürhân sorardım aslıma

Aslım bana bürhân imiş.

 

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü,

Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş.

 

Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem,

Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.

 

Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,

İnsân-ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş

 

Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,

Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.

 

Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al-yakîn,

Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.

 

Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır,

Mürşidi Kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş

 

Anla hemen bir söz durur yokuş değildir düz durur,

Âlem kamû bir yüz dürür gören anı hayrân imiş.

 

İşit Niyâzî’nin sözün bir nesne örtmez Hakk yüzün,

Hakk’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş

 

Niyazi Mısri

 

Derde bela gözü ile bakan, derdine dert, şikayetine şikayet katar. Bilse ki dert sana senden aynadır. Eksik esmanı tamamlamadır. İşte o zaman derdin dermandır.

Delil sensin, ummandaki balık sorar: Deniz nerde? Sen denizin içindesin...

Yollar gider, çöller aşarsın, dağa taşa sorarsın. Biliriz ki aradığın Haktır, hepsi oyalanmadır. Sırrına, hakikatine dönsen, arayan kim? Aranan kim?

Bir O, bir de biz var sanır, ayrı gayrı oluruz. Oysa ki senden bakan basar, konuşan kelam, duyan Semi'yken ; suret kim, ayna kim, perde kim? Namaz kılar, oruç tutar hacca gidersin, gözü gönlü dünyadan çekersin, bunlar seni marifete götürmüyorsa bu nice ibadet, bu nice bilmedir.

Nerden gelir, nereye gidersin, yolculuk hayvandan kemaledir. Menzili bilmeyen, neyin yolcusudur?

Aynel yakın eksiktir, durulmaz geçmek gerek. Hakkal yakin olmak için bir mürşit gerek. Şemsin geldiğinde kitaplardan geçip Mevlana olmak gerek...

Dünya yolculuğunda rehber, mürşit ihtiyacı vardır. Zira yolculuğu rahatlatır, güvenle mezile ulaştırır.

Bir mürşide bağlanıp kalmak biraz cahillik olsa gerek ben değil yolun büyükleri öyle der.

Mizaç işidir, kimi için bir mürşit yeterken kimide mürşit yolculuklarına devam eder.

"Şeyh-i Ekber’e göre birden fazla şeyhe bağlanmanın her hangi bir sakıncası yoktur. Hatta ona göre aksi tarzda bir kural cahiller tarafından icat edilmiştir.

Nikâhlar da dört türlüdür.

Cismani nikâh, misali nikâh, ruhani nikâh, ilmi nikâh.

Birincisi için kalpte eserler vardır; ikincisi için gizlide nurlar; üçüncüsü ruhta sırlar; dördüncüsü gözde mücerred külli hakikatler vardır. Bunların hepsi de manevi buluğ ve evlilikle ilgilidir.

Bu evliliklerin neticesi doğacak evlat nesebin devamını sağlayacaktır."

Alem aynasında görülen Hak'tan gayrı değildir. Hakkı'ı gören hayran olur. Hakikat ehline alemde Hak her an ayandır.

Hazret Niyazi Mısri kaddesalllahu sirruh hadsizi bağışlasın. Benim bu beyitleri hakkı ile açmaya gücüm yetmez, bendeki karşılıklarıdır sadece. Anlatılmak istenen derya deniz aşk ile. Bizdeki bir damla hadsizce .....

 

K.B.E. Yasemin Hafize Şanlı

Diğer Bloglar

Yorumlar (0)

Yorum Yazın

Yorumlarınız sistem onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır.