Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Şüphesiz ki, bu benim doğru yolumdur. Artık ona tâbi olunuz, başka yolları takip etmeyiniz. Sonra bunlar sizi Allah'ın yolundan ayırır.İşte, Allah (cc) size bununla tavsiyede bulundu. Siz sakınasınız diye." (En'âm Sûresi, âyet 153)
Bu mübarek âyet-i kerime nâzil olunca Resûlullah (sav) Efendimiz toprak üzerine dosdoğru bir çizgi çekti. Sonra da kenarına çokça çizgiler çizdi. İşte benim yolum budur, dedi. Hz. Allah (cc), İslam dinini doğru yola benzetmiştir.
Resûl-i Ekrem (sav) de şöyle buyurmuştur. "Allahu Teâlâ'ya ulaştıran yolların sayısı, yaratılmışların nefesleri kadar çoktur; fakat hak yol birdir." (Mârifetnâme, s.446)
Kaynak: Miftâhu'r-Rüşd
İbni Ömer (ra), Hz. Âişe (r.anhâ)'den, Resûl-i Ekrem'de görmüş olduğu en değişik hali kendisine bildirmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Âişe ağladı, sonra dedi ki: "Resûl-i Ekrem'in her hali değişikti.
Bir gece yanıma teşrif etti, döşeğime girdi, hatta mübarek cildi cildime dokunuvermişti. 'Ya Âişe, bu gece Rabbimin ibadetiyle meşgul olmama izin verir misin?' diye buyurdu.
Ben de dedim ki: 'Ya Resûlallah! Ben senin yakınlığını elbette severim; fakat senin arzuna riayeti de çok isterim. İbadetle meşgul olabilirsin.' Bunun üzerine Resûl-i Ekrem kalkıp abdest aldı, sonra namaz kıldı ve Kur'an-ı Kerim'den (âyetler) okuyarak ağladı. Gözyaşları mübarek dizlerine yetişmişti. Sonra oturdu, Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senada bulundu, yine ağlıyordu.
Sonra ellerini kaldırdı, yine ağladı. Hatta mübarek gözyaşlarının yeri ıslattığını gördüm. Sabah ezanını okuduktan sonra Bilal geldi.
Resûlullah (sav)'ın ağladığını görünce şöyle dedi: 'Ya Resûlallah, Allahu Teâlâ, senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışladı, neden ağlıyorsun?'
Resûlullah buyurdu ki: 'Ey Bilal, şükreden bir kul olmayayım mı? Hem neden ağlamayayım? Bu gece bana şu ayet nâzil oldu: 'Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde temiz akıl sahipleri için ibret verici deliller vardır. Onlar ayaktayken, otururken, yanları üstünde yatarken Allah'ı hatırlayıp zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünürler ve (şöyle derler): Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pâk ve münezzehsin, bizi ateşin azabından koru.' (Âl-i İmran Sûresi, âyet 190).
Resûlullah (sav) devam ederek şöyle buyurdu: 'Yazıklar olsun o kimseye ki bu ayeti kerimeyi okur da onda tefekküre dalmaz."
(et-Terğib ve't-Terhîb, c.2, Kıraet-i Kur'an, h.2263; Ö.N. Bilmen, Tefsir, c.4, s.521)
"Bir saat tefekkür etmek, bir gece namaz kılmaktan hayırlıdır."
(Câmiu'l-Ehâdis ve'l-Merâsil, h.10521)
Resûlullah (sav) tefekküre dalan bir topluluğa rastladı ve şöyle buyurdu: "Allah'ın yarattıkları hakkında düşünün, Allah (cc) hakkında düşünmeyin; çünkü siz O'nun büyüklüğünü hakkıyla takdir edemezsiniz."
(Câmiu'l-Ehâdis ve'l-Merâsil, h.25793) Kaynak: Miftâhu'r-Rüşd
Rıza, ezeli taksime razı olup Cenâb-ı Hakk'a tefviz-i umûr (işlerini Allah'a havale) etmektir. Bu hakka dair Cenâb-ı Hak buyurur ki: "Ölü iken hidayetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu?" (En'âm Sûresi, âyet 122)
Mürid, Allah'ın kaza ve kaderine itiraz etmeyip, rıza yolunda bulunmalıdır. Böyle olanları Hz. Allah yeniden ihya eder. Bu sıralanan vasıflarla ilgili daha geniş bilgileri kitabımıza ayrı başlıklar altında aldık. Bunlar, sadece bir tarikata intisab etmiş müridlere değil, bütün müminlere yöneliktir. Her mümin, bunları kendine şiar edinmelidir.
Kaynak: Miftâhu'r-Rüşd
Yorumlar (0)
Yorum Yazın