HAYRET
Bilinsin ki, ilim ikidir: Birisi hakikat ilmi ve diğeri hayal ilmidir.
Hakikat ilmi nebilerin ve onların varisleri olan evliyanın öğrettikleri ilimdir ki, hakikat ile hayal arasını toplamıştır.
Bu ilmi öğrenenler vücut hakikati ile hayal arasındaki bağlantılara 'Arif ' oldukları için HAYRETe düşerler bu HAYRET övülmüş hayrettir.
Çünkü hakiki ilim neticesidir. Onun için Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz ‘Yarabbi sende olan HAYRETimi arttır’ buyurdu.
Hayal ilmi de felsefe ile bilim ehlinin meşgul oldukları tabii ilimlerdir. Bu sınıf nebilerin ve evliyanın öğretimlerine iltifat etmeyip maddi şeylerin tetkikiyle vücut hakikatini idrak etmeye çalışırlar. Oysa madde ve maddeden oluşmuş olan muhtelif suretler hep hayalden ibarettir. Bu hayaller ise hakiki vücudun isimlerinin gölgesinden başka bir şey değildir ve hayallere gark olmuş olan kimseler bir hayali bırakıp diğerine yapışmak suretiyle değerli ömürlerini kaybederler ve asla doğru yolu bulamayıp HAYRETe düşerler. onların bu HAYRETi zemmedilmiş HAYRETtir. Çünkü hayalin verdiği bir ilmin neticesidir. Ve bu ilim cehaletin aynıdır. Çünkü işleri dolayısıyla durmaksızın devam eden tecellilerden ibaret olan ilahi emrin sonu yoktur ki bir son noktada durması mümkün olabilirsin. Halin hakikati böyle iken Hayal ehli bir gayeye ulaşmak için gayret sarf ederler bunun muhal olduğunu bilmezler. Kendilerinin yürüdükleri yola bir söz söylense cahillikle suçlarlar.
Şimdi hakikat ilminin yolcuları diridir. Nitekim Hadis-i Şerif’te ilim ile diri olan kimse ebeden ölmez buyurulur. Çünkü onların malumları vücudun hakikati olan HAK’tır ve Hak Teala HAY’dır. Bundan dolayı bu alimler malumları olan daim HAY ile BAKİ’dir. Ve hayal ilmi erbabının malumu fani olan maddiyattır Bundan dolayı onlar da fani olan malumları ile fanidir.”
T İlahiye 11. Blm 318.
müthiş bir paylaşım/yazı çok çok teşekkür ederiz....:)