Allah eşyayı hayalinde ilmi suretler olarak yarattı. Alemler, insan bir hayalden ibaretken çayın tadını alır, gülün kokusunu duyar, sıcaktan yanar, soğuktan donarız.
Bunların hepsini aklımızla algılarız. Elmayı ağzımızla yer tadı beynimizde algılarız. Elimiz yansa acısını beyinimizde algılar, elimizde acısını duyar ve hızla çekeriz.
İnsan varolduğu hayalini öylesine güçlü algılar ki; varoluş gerçekliğinin dışına çıkamaz. "Allah ademi kendi suretinde yarattı" " iki elimle yarattığım" dedi ve sırrı insana yükledi.
Hayal insanda da vardır. İnsan hayal eder, hayal aleminde suretler giydirir. Hayal aklın, bilmin, teknolojinin, sanatın, beceri ve hamaratlığın gelişmesi için gereklidir.
Herşeyin bir hayalden ibaret olduğunu idrak eden insan dünyaya sıkı sıkıya bağlanmaz. Acıların, üzüntülerin gelip geçici olduğunu bilir. Hayali bilen insan orda kalınmıyacağını bilir ve gerçekliğe döner bilgi ve becerisi ile yoğurduğu hayalini var etme peşinde koşar. Dualarının gücünü artırmak için güçlü hayaller kurar.
Resulullah efendimiz " Ya Ali! duanın içine hayalini kat" buyurmuştur. İnsan hayal ettiği, amel ettiği, zikrettiği zaman, hakikatinden aldığı güç ile suret, ihlası ve samimiyetle mana ve ruh oluşturandır.
Ne kadar hayal ,ne kadar gerçeklik derseniz?
Hayalin fazlası insanı gerçeklikten koparır ve hayalperest yapar. Hatta hayalden çıkamamak psikolojik rahatsızlıktır. Gerçeklik sınırları ile kendini sınırlamakta insanın hayalden nasibini keser.
İnanç konusunda eksiklik ve zayıflık yapar. Akılla çıkılan yolda delilsiz ilerleyemeyen realist ve kendi bildiğini tek gerçek sanan insanı sınırlar.
Oysa insan sadece akıldan ibaret olmayıp, akleden bir kalbe, nefis ve ruha da sahiptir. Günümüz teknolojisi bugün ki durumuna gelmek için önce insanın hayal hazinesinde suretlenmiştir.
Bazen birini düşünürüz ve hayalimiz onunla meşgulken birden o kişi bizi arar. Bu, insanın hayalinin gücü ve etkileşimine bir örnektir.
Hayalin hoş olmayan boş şeylerle meşgul olmasından her ne kadar sorumlu olmasak da, etkisinde kalmadığımız anlamına da gelmez.
Mümin günlük hata ve günahlarına tevbe ederken, Allah dostu hayalinden geçene tevbe eder. Düşünerek hayalde var edilen suretlerde bir daha yok olmaz.
Peki sizce hayaller mi gerçek? Gerçekler mi hayal?
Yasemin Hafize Şanlı
Yorumlar (0)
Yorum Yazın