Zamanda sıkıntılı evrede Venüsü yaşıyoruz. Şartlı insanlar kasıp kavuruyor. Kurban bayramına denk gelen bu zaman dilimi, sınav içre sınav yaşattı. İsarı yok saymaya kadar gitti.
Bu şartlılıkları; şefkat, merhamet, iyi ahlak, konuşma ve anlaşma, dostluk, kalp cömertliği gibi en güzel sığınak, yapıcı ve inşa edici hallerimizi duygularımızı darmaduman ediyor.
Kendi tutunacak dallarını kırdıkları gibi muhatabına da tutunacak dal bırakmıyor. Dengede değilse insanlar savruluyor ilişkilerinde bir ifrat, bir tefrit hadlerini aşıyor.
Olayların negatif yönlerini görüp, kendilerini olumluya kanalize edemiyorlar. "Hakikat tektir, başkalaşmaz, değişmez. Hükümler değişir" iş böyleyken herkes kendi gerçiliğini oluşturmuş durumda.
Haklılık zannı ile hüküm verip adaleti alt üst etmekteler. Abartlı, talepkar haller karşısında, üzülmekten korkan, kararsız, kendine acıyan insanlar çoğalmakta.
Sevilmek ve değer görmek adına girilen roller, başrol oyuncularına papucunu ters giydiriyor. Sevgi tek bir çatı iken, haller onu çoğaltmış herkesin kendi nefsini koruduğu kendi gerçekliği çatılarını oluşturmuş, çatılar çoğalmıştır. İnsan hangi çatı altında gerçek huzuru bulur ki ?
Nefislerin çatısı altında mı yoksa hakikat çatısı altında mı? Sevgiyi şarta bağlanamanın tek sebebi nefsin dayatmasıdır. Sevgi kaynağı öylesine güçlüdür ki kuruması mümkün değilken; nefis ve şeytan o deryayı ümitsizlik, kin, nefret çölünde serap terasında izleyip acı içine acı yaşatır.
Yetmezmiş gibi birde harami dehşet ve korkusu yaşatır. Kendini ıssız, kurak, kervan geçmez bir çöl çaresizliğine mahkum ederse insan herşey onu dehşet ve korku içinde bırkan haramisi oluverir.
Emaneti haramiden, sevgi korusuna girerek koru. Allah'ın rahmeti ile sula, yumuşak ol. Toprak ol hiç kayada ümit yeşerir mi?
K.B.E. Y. Hafize Şanlı
Yorumlar (0)
Yorum Yazın