Bloglar

KEMAL

Kemâl “bir şeyin bütün parçalarının tam, yeterli ve yerli yerinde olması” , zahid ve sufilere göre ise “tam ve eksiksiz olması" dır.

Kemâl ilâhî bir sıfattır. Allah zât, varlık, olarak mutlak kemâl sahibidir. Hakiki kemâl O’na aittir. İnsan için gerçek kemâl Allah’ın zâtı, sıfatları ve fiilleri hakkında mârifet sahibi olmaktır.

Yaratılmış insan, yaradanı nasıl ihata edebilir ki? Tabi ki bu bilmede eksik olacaktır. İnsan yaratılış gereği dünya hayatında kendini bu kemalat yolculuğu içinde bulur.

Her insan bilkuvve kemalat potansiyeli ile yaratılmış ama sadece kendisine nasip olanlar bu kemalatı bilfiil açığa çıkarır. İnsan nefsinin bağlarından kurtuldukça hür olur. Hür insan kemalata erebilir.

Mala, dünyaya, paraya, evlada, eğlenceye vs dünyevi işlere düşkünlüğü nisbetinde kemalattan geri kalır. Kehf suresi 46. ayetinde "Mal ve oğullar dünya hayatının zînetidir.

Asıl kalıcı olan sâlih ameller ise Rabbinin katında hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır." buyrulur. Evet dünya zinetleri ve güzellikleri tuzağını her yere kurarken, ancak kemalat yolcuları ahiret zinetlerine yönelir. Namaz bir süsdür. Allah'ın esmalarını en güzel ve kamil şekilde nasibince hale dökmek bir süstür.

Kalıcı güzel olana yönelmek gerekir. Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye göre de mutlak kemâl Hak Teâlâ’ya mahsustur. O hem zât hem de sıfat ve fiilleri ile kâmildir. Ancak İbnü’l-Arabî bu iki kemâli birbirinden ayırarak ilkine zâtî kemâl, ikincisine esmâî kemâl adını verir. Esmâî kemâl Hakk’ın kendisine tecelli edip zâtını dış âlemde temaşa etmesidir. "Eksiklik kemaldendir" der.

Eksik esmalar olmasaydı insan kemale yaptığı yolculuğa nereden başlayabilirdi ki? Allah’ın sıfat ve isimleri de kâmil olmakla beraber zâtın kemal'i gibi değildir. Kâinat Allah’ın sıfat ve isimlerinin tecellisi olduğundan bir bütün olarak güzel ve kâmildir. Ancak kâinatta ve insandaki kemâl eksik bir kemâldir. Bu eksiklik onun kâmil olmasına engel değildir, hatta kâmil olmasının bir gereğidir.

Allah’ın halifesi olması sebebi ile ahlâkıyla ahlâklanması ve sıfatlarıyla görünmesidir. Bu hususu gerçekleştiren insân-ı kâmildir. Kâmil insanın en güzel örneği ise Hz. Muhammed’dir. O'na uymakla kamil olunur. Aklın kamil olmasıda esmaları en güzel şekilde açığa çıkarmakla mümkündür.

Kendi yaradılış gayesini kavramış ve buna uygun hareket eden, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olan insan kamil akıl sahibidir. İlâhî isimlerin her birinin ayrı bir güzelliği ve kemâli vardır.

Esmaül hüsnanın alemde ki bütün tecelileri güzeldir. Muzill esması Zelil etmek iken; zorbaları, düşmanı yok etmek güzel ve esmanın kemalidir.

Boyu, saçı, kaşı gözü ile insanın güzel olması maddî bir güzellik iken, ruhun marifet ve ibadet ile kemale ermesi de manevî bir güzelliktir.

Hüsnü cemal olmasaydı düşermiydi Yusuf zindana. Yusuf, zindana düşmeseydi Mısır'ın kamil sultanı olur muydu hiç....

 

K.B.E.Yasemin Hafize Şanlı

Tags:

Diğer Bloglar

Yorumlar (0)

Yorum Yazın

Yorumlarınız sistem onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır.