Kur'an hakkında ince ilim sahibi olmak, Jüpiter feleğinin marifet bilgisidir. Ne anlama geldiği çok fazla anlaşılmamaktadır.
Biz Kur'an'la mı uğraşıyoruz? Tefsir, meal mi okuyoruz? Kur'an hakkında ince ilim sahibi olmak ne alaka? Bunu nasıl anlamalıyız diye soruyorsunuz.
Arkadaşlar Jüpiter sezgilerimiz demektir. Venüs'le kol kola çok güzel çalışır.
Güncel konular üzerinden örneklendirirsek mesela; bugün bir deprem oldu, haber kanalları, ajanslardan aldığı bilgilerle depremin yerini, saatini, şiddetini, vermiş olduğu zayiatını bize bildirdiler. Bu aklın verileridir, haberdir, Merkür ile ilgilidir.
İnce ilim ise bu depremin hangi gezegen saatinde olduğuna bakarak bir çıkarım sağlamaktır. Bize verilen mesajı, kalbe gelen düşünceyi alabilmektir. Merkür akıl iken, Jüpiterde ince ilim, kalbe gelen o kısa mesajları alabilmek, manalarda inceliklere vakıf olmaktır. Kur'anın nurundan bakmazsan bilgi ve haber olarak kalır. Deprem Merkür gününün 11. saatinde gerçekleşmiş, yani bu saatin nasibi ile igilidir. Sonrasında Venüs zamanının korku ve dehşetini açığa çıkarmıştır.
Vaktin marifetine, ince ilim sahibi olmaya bu bilgileri doğru okursak gideriz.
Peki bu çıkarımı biz nasıl sağlarız?
Kur'an'da feleklerden bahsedilmektedir ki, Kur'an alemin kullanım kılavuzudur. Bu kılavuzu Peygamberimiz vasıtasıyla okuruz. Tabii ki mealden bu konuları çıkarmamız çok zordur, büyüklerin işari yorumlarına bakarız. Bu çalışma ve gayrettir, alemdeki matematiksel işleyişi bilmektir. Gayretin sonucu da vehbi bir kazanımdır; kalbe geleni yakalamak, melekleri duymak.
Gün içerisinde iş arkadaşımızla, annemiz, çocuklarımız, eşimizle sorun yaşayabiliriz. Bu sorunları okumak, ince ilim sahibi olmayı gerektirir. O sorundan ne anlamamız gerekiyor? Sorunun ben yanını görmek, keşfini yapmak, fethini yapmak, o olaydaki inceliği görmek Kur'an nuru ile olur. Bakışımızı ordan atarız.
Bir bela, musibet, kaza, hastalık yaşamış olabiliriz. Tefekkür ederiz, olaydaki inceliği, latifliği, hikmeti görmeye çalışırız ve tevekkülümüzün sonucunda Allah'a teslim oluruz, rızaya ulaşırız. Bunu yapabilmek için bilgileri biz Kur'an'dan ve Peygamberimizden alırız. Haber ajansından gelen bilgi, bizi ince ilme götürmekte eksik kalır. İlla ki Kur'an penceresinden kalple bakılır.
Feleki ve saatlik okumalar da böyledir. Herkesin ilmi nispetinde olacaktır. Dikkatten rikkate sükunetle gidilir. Sükun burda; korku ve endişelerden arınmak, anda, akışta kendimizi sınırlamadan kabulde kalabilmektir.
Burda bir uyarıda da bulunalım. Kalbe gelen bu düşünce Rahmani mi, şeytani mi? Bunu belirleyebilmek lazım. Peki bu noktada biraz daha yardımcı olalım. Rahmani düşünce, ilahi cihetten gelen düşünce şek şüphe barındırmaz. İnsan içine huzur ve güven verir. Şeytani düşüncede bu eminlik ve huzur, güven olmaz, acabaları boldur.
K.B.E. Yasemin Hafize ŞANLI
Yorumlar (0)
Yorum Yazın