Peygamber Efendimiz (s.a.v.)Miraca yükseldiğinde cehennemi görür, içerisinde bir adam vardır ve kendisine cehennem ateşi dokunmamaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)sorar:
"-Bu adamın durumu nedir ki cehennem ateşi kendisine dokunmuyor."
Cebrail (a.s.)şöyle cevap vermiştir:
"-Bu kişi Hatem-i Tai'dir. Allah Teala cömertliği ve elinin açıklığı dolayısıyla ondan cehennem azabını uzaklaştırmıştır"
Allah kuluna karşı haya sahibidir. Kulunu ateşe atmaktan haya etmiştir. Bunu anlamak zor olmasa gerek dünya hayatında bizlerin de etrafı ateşli çevrili.
En yakınlarımızın cehenneme ateş taşıdıklarını görüyoruz, onlara yardım edemiyoruz. Kalbimizde iman nuru olduğu sürece dünyada bu ateş bize dokunmayacak ama gördüklerimiz bizi üzecek.
Eğer Hatem-i Tai iman nuruna sahip olsaydı. Cennet nimetine eninde sonunda sahip olacaktı. Sırat nur sahibi mümine güvenli bir geçiş imkanı verirken, alttan cehenne ateşi "çabuk geç ey mü'min nurun ateşimi söndürüyor" diye kükreyecek.
Nur kandiline sahip olanlar kabir geçişinde karanlıkta kalmayacak, korkmayacak, esenlikte olacak.
Selam ve selamet yurdu kalbi, zihni, cümle organları nurlu kullar için hazır beklemekte. O nur ki dünya hayatında onunla yönünü bulursun.
Hak, batıl birbirinden ayrılır. Kalın kabuklu çekirdeğin içindeki tohum o nurla filiz olup uzanır toprağın üzerine... Kalpler ihya olur, hikmetler açılır... Zahir görünür, batın anlaşılır olur. Nur röntgen gibidir, tabiri caizse. Zulmet; karanlık ve yokluk demekken, nurun zıttıdır. Fani, baki eder kendini o nurla...
K.B.E. Yasemin Hafize Şanlı
Yorumlar (0)
Yorum Yazın