SURET VE SİRET
Yüzü güzele kırk günde doyulur, huyu güzele kırk yılda doyulmaz.
Suret,siretten öne geçmiş.
Surete verilen değer,sirete verilmemiş.
Siret hep geride kalmış, arkadan gelmiş.
Ama ilişkilerde son noktayı siret koymuştur.
Ahlak bozuldu çok konuşulurken, ahlaksızlıklar çokça övülmüş.
Kendilik Bilinci Eğitmeni Y. Hafize Şanlı
TARLANIZDAKİ TAŞLARI TEMIZLEYİN
Taş, kaya tabiatı itibari ile serttir. Bir tarlaya ekin ekilecegi zaman evvela tarlanın taşları, kayaları temizlenir.Kayaya tohum atsan yeşermez. Allah rahmetini yağmur yağmur indirse, kayanın üzerinde su olur akar gider.Kaya sert ve katı mizaci itibari ile bunları almaya müsait değildir.İbni Arabi Hz’leri: ” Bana verilmedi deme, ben almadım de” der. Allahu Teala her an bir şendedir. Kullarının işi ile ilgilenir. Her an bir tecelli ile tecelli eder. Kul bir ismin tecellisi altında, bir duyguda bir inançta sıkışıp kaldı ise yeni gelen tecelliyi hissetmez. Kabz olan kul,bast gelse de haberdar olmaz. Kalplerinizi yumuşak tutun. Kaya gibi sertleştirmeyin ki gelen rahmeti güzellikleri, tohumları kabul edebilsin, yeşersin…
DOSTLUK
Feridüddin Attar hazretleri anlatır:
Vaktiyle, bir dergâhta hizmet eden talebelerden biri, bir gün hocasına dedi ki:
Efendim, zat-ı âlinize elimden geldiği kadar hizmet etmeğe, teveccüh ve muhabbetlerinizi kazanmağa gayret ediyorum. Fakat dergâhtaki bazı kardeşlerimiz farklı karakterlerde. Onların davranış ve sözleri beni çok rahatsız ediyor. Bu şeklide birçok kardeşimiz de bazılarından rahatsız oluyor. Bu sebeple dergâhtan ayrılmayı düşünüyoruz. Müsaade buyurursanız, dışarıdan hizmete devam etmek istiyoruz.
Bunun üzerine hocası buyurdu ki:
“Evladım, beni iyi dinle!
Soğuk bir kış sabahı idi. Her taraf buz kesiyordu. Hayvanlar soğuktan telef olmamak için birbirlerine sarılıyorlardı. Bir kirpi sürüsü de, donmamak için birbirine sarıldı. Az sonra, okları birbirlerine batınca ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip geldiler. Nihayet arkadaşının oklarının acısına tahammül edebileceklerini anlayınca birbirlerine sımsıkı sarıldılar ve böylece donmaktan kurtuldular. Yoksa hepsi de donarak öleceklerdi.
İşte evladım, sizler de bu dergâhta birbirinizin oklarına tahammül ederseniz acı çekersiniz, hatta bu acılar nefsinizi terbiye etmenize faydalı olur. Fakat biz bazı arkadaşlarımızın oklarına tahammül edemeyiz, burayı terk ederiz derseniz, dışarıda donar, helak olursunuz. Kararınızı buna göre verin.”
Bu sözleri işiten talebe, arkadaşlarıyla beraber tevbe etti ve dergâhta hizmetine devam etti.
“Biberin has olanı yetişsin diye, çiftçiler on gün boyunca suyunu vermeyi keserler ki; acılasın, o acı ile yoğrulsun ve tadı muhteşem olsun.”
“Hayat da böyledir. Bazen hayat suyunu doya doya içeriz; bazen de olgunlaşmamız için o sudan mahrum kalmamız gerekir.”
HAYAT BU!
‘Gün gelir yollarına kar yağar, etrafını hüzün bulutları sarar da bir dosta ihtiyaç duyarsan; “dostluğumun ve kardeşliğimin gereği olarak maddi, manevi olabildiğince yanındayım”diyebilen,fedakar dostları çoğaltmalı ve (insanların çoğunun bencilleştiği, iyilerin mumla arandığı günümüzde inadına) böyle vefalı, iyi dostlardan olabilmeliyiz…
SEHA VE LÜM
“SEHA; bir şeye ihtiyaç duyulduğu zaman o şeyin ne fazla ne de noksan olarak verilmesidir.
Ve LÜM kendisine ihtiyaç olmadığı halde bir şeyin verilmesidir.
Bunlar sureti ve manayı içine alır.
Surete örnek: Bir ziyafette misafirlerin doyabileceği kadar yemek hazır edilmesi SEHAdır. Ve misafirlerin ihtiyacından fazla yemek hazırlamak israf edilmesi,veyahut onların aç kalmalarına sebep olacak kadar az yemek tedarik edilmesi LÜMdür.
Manaya örnek: Henüz Elifba öğretilen bir çocuğa harfleri onun anlayabileceği tabirler ile anlatmak SEHAdır.
Fakat harflerin şekillerini öğretirken harflerden kelime oluşturmanın öğretilmeye kalkılması veyahut harflerin şekillerinin kısa kesilmesi LÜMdür.
Bundan dolayı bir şeyin verilmesinde ihtiyaç derecesini geçen İFRAT ve ihtiyaç miktarını azaltan TEFRİT etti. Ve her işin biri ifrat ve diğeri tefrit olmak üzere iki tarafı vardır. Bu iki taraftan birine kastetmek ve yönelmek zemmedilmiştir. Ve bunun hakkında ben nazmen şöyle derim.
Zamanın geçmesiyle eskimiş olan bir darbı mesel halen dahi geçerlidir ki, o darbı meseli kulak işitir ve akıl sıhhatine hükmeder. O da budur ki: Bir şeyi istediğin zaman VASATlık üzere ol, o şeyin ortasını seç! Nitekim ‘işlerin hayırlısı vasat olandadır’ buyurulmuştur. Çünkü bir şeyin ortasının iki tarafı zem edilmiştir. Çünkü bir tarafı İFRAT bir diğer tarafı TEFRITtir.”
T. İlahiye 5.blm
Kendilik Bilinci Eğitmeni Yasemin Hafize ŞANLI
Allah razı olsun teşekkür ediyorum, elinize emeğinize sağlık...:)