Kendilik Bilinci Nedir ?

Kendilik Bilinci Nedir ?

Kendini bilmek…Ne yaptığını fark etmek…Bilerek yapmak…Anlayarak yaşamak…Anda kalmak,an’ı yaşamak…

Fiziki bedenimiz enerji ihtiyacını karşılamak için yeme içme durumunda ise ruhumuz da enerji ihtiyacını yani yaratıcının ışığını,nurunu ibadet disiplini oluşturarak  elde eder.İbadetten uzak kalan özde kaybolabilir.Bunun sonucunda sıkıntı,üzüntü,endişe yaşar.Ne için üzüntü,sıkıntı yaşıyorsak,bizdeki eksiklikten,tamamlanmamışlıktandır. Oysa kendi bilincini geliştiren kişi sevgiye,aşka,güzelliklere yelken açarak sevinç ve neşe dolar.

Bu çalışmalar ve ilişkiler kişiyi nefsi fark etmeye, bilmeye götürür. Nefsi fark eden için BEN’le, yaradan arasında  muhteşem bir yakınlık, sevgili durumu başlar. Tüm yaratılana  muhabbet duyar bu farkındalığa varan kişi. Olan her şey o haliyle muhteşemdir. Her şey bir diğerini tamamlar bir dokuma niteliğindedir ve her şey iç içe geçmiş, kaynaşmış bir bütündür.

İnsan sır dolu bir varlıktır. Yaradanın sırrıdır! Bir kişi, kendini, benliğinin hakikatini, aslını araştırma çalışmaları yapmazsa kendini tam manasıyla bilemez. Kendisinin ilk defa farkına varan kişi araştırmaya başlar. Bu büyük gizi fark etmiş, uyanmıştır.

Nefsiyle mücadele eden kişi, bataklıkta çırpınan ve hiçbir zaman kurtulamayan kuşlara benzer.

Özü hisseden, özünden yaşamaya başlayan insan için ben-lik yoktur, yargılama yoktur. Biz vardır.

Doğru anlayışı oluşturup ”İnsan-ı Kamil”olma yolunda yanlış davranışları terk etmek.Terk ettikçe temizlenmek,temizlendikçe güzelleşmek.

Bedenimizi uykuya hazırlar gibi ruhlarımızın tekamülü için kendimize emek vermek ,her anı biliçli yaşamak,anın farkına varmakla mümkün olur.

İnsanın davranışları,anlayış ve düşünce tarzı ile doğru orantılıdır.

Öyleyse seçimlerimizi farkında yapalım; neşe, sevinç mutluluk…Yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız kişiler, yaptığımız sporlar, izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, seçtiğimiz arkadaşlar, edindiğimiz dostluklar, sevgililerimiz, evlatlarımız, özlemlerimiz  içsel yansımalarımız… Bize kendimizi kazandıran, insan olmanın güzelliğini yaşatan hediyeler bunlar.

Duygunun dışavurumu iletişim iken duygularımızı içselleştiremeden neden iletişim istiyor ya da yaşıyoruz?

Dışımızı süslüyoruz da içimizi ne kadar süsleyebiliyoruz acaba?

Vicdan, merhamet, şefkat süslerimiz olsun yaşama.

Kendi kişisel gelişimimizi oluşturamazsak maneviyatımızı ne kadar yaşayabiliriz?

İnsanlar  mutsuz, umutsuz, acı çekiyor, güvende hissetmiyor  ya da kanıksadı farkında bile değil. Alışmayalım, sorgulayalım; ancak bilincimizi yükselttikçe yaşam YAŞANIR olacak…

 İnsan olmanın erdemini yaşayabileceğimiz bir dünya yaşanır olacaktır…

”Kendini bilen Rabb’ini bilir.”

”Allah insanları bilinmeklik için yarattı.”

Emine ÖZCAN

Kendilik Bilinci Eğitmeni